Şeker Bayramı… İslam âleminde Ramazan ayı boyunca tutulan oruçtan, bir nefs sınavından, hem içsel hem de bedensel temizlikten sonraki ‘Şükür’ bayramı. Dilden dile şeker bayramına dönüşmüş şenlikli üç gün.
Atalarımızın -hatta bizim bile kıyısından tanık olduğumuz- yokluk zamanlarında farklıydı belki, ama bu zamanların getirdiği bolluk içinde metaforik olarak da fazlasını yememeyi, almamayı seçmek çok manidar aslında. Bunca bolluk içinde azla da yetinilebileceğinin farkına varmak, sonrasında bayram kutlamasını hak kazandırır elbette.
Şeker bayramı, hem içinde olduğumuz bolluğu, hem de modern dünyayla gelen bireyselleşme ve yalnızlaşmaya inat bir arada ve bütün olduğumuzu anımsatır.
Hz. Muhammed zamanında kutlanan bayramlardan bahsetmek isterim biraz. Zamanımızdan farklı olarak o dönemde kadınlarda bayram namazına giderlermiş ve Hz. Muhammed kadınların da yanına giderek bayramlarını kutlar ve onlarla sohbet edermiş. Dostlarının ziyarete gelmesi yanında kendi de ziyarete gidermiş. İkramda bulunduğu gibi ikram edileni de geri çevirmezmiş. Mesela bayram namazına gitmeden önce bir, iki hurma yediğinden bahsediliyor. Bu sebeple dost ziyaretlerinde tatlı ikramı gelenek haline gelmiş olmalı. Ayrıca yine o dönemlerde bayramda hep beraber müzik dinlendiğinden ve eğlenceli yarışmalar yapıldığından da bahsediliyor.
Çağlardan bu yana pek çok şey şekil değiştirdi belki ama değişmeyen tek şey çocukların bayram neşesi. Belki de en çok çocukluğumuzu hatırlattığı için, genç yaşlı hepimizin dilinde eski bayramlar.
Annemin elini sıkı sıkı tuttuğum kalabalık ve şenlikli Mahmut Paşa alışverişi var benim anılarımda. Uzun ince yokuşun her yerinde türlü renkte kumaşlar, ayakkabılar, oyuncaklar… Esnafın sesi birbirine karışmış. Mutlaka sıkı bir pazarlıkla alınan etek, bluz, çorap ve ayakkabı. Bluz renginde kurdele, az ilerdeki kurdelecide. Sonra eve gelen çocuklar için mendil. Kenarına süs işlenecek tabi, öyle kuru kuru olmaz. Öyleyse biraz da her renkten iplik. Gelen büyüklere hediye edilecek birkaç havlu. Artık Tahtakale’ye doğru gidilebilir. Az sonra çok önemli bir görevim olacak. Şekercide şeker testi yapacağım. Annem beni şekerciyle oyalayadursun, O arkada benden gizli, biraz daha pahalıca olan, yaldız kaplı çikolatalardan alıyor olacak. Sokak çocuklarının şekeri ayrı, misafirin ki ayrı! Tencere içlerinden, baca deliğine, ayakkabı kutularından, ecza dolabına kadar her sene daha da yaratıcı saklama tekniklerine rağmen, evde iki kız kardeş mutlaka o çikolataların yerine keşfedeceğiz. Yarıya inmiş şekerliği gören annem, çarşıdan yeni aldığı ponponlu ve topuklu terliğinin tekini fırlatacak arkamızdan.
Bayram sabahı gelecek ve başucumda bayramlıklarımla hep güneşli hatırladığım sabaha uyanacağım ezan sesiyle. Radyoda Binbir Gece Masallarından birini dinleyip, sonra cama çıkacağım. Sokakta ayak sesleri. Erkekler namaza gitmekte. O da ne? O kenardan saklana saklana belli ki bana görünmeden namaza gidecek olan dedem değil mi? Hem de kuzenim Emre’yle! Belki de ilk feminist söylemlerim başlayacak o zamandan:
“Neden kızlar da gelemiyor camiye? Emre de gitmesin o zaman. Dedeee!”
Sonra annem; “Sen yatağını topladın mı bakayım?” diyerek sorumluluklarımı hatırlatmak suretiyle unutturuverecek az evvel ki dramımı. Az sonra, her soruma verecek bir cevabı olduğundan olsa gerek, Arşimet adını taktığım ailemin savaştan kurtardığı Armenak dedem de gelecek ve namazdan dönen diğer erkeklerle beraber önce bayramlaşıp sonra sofraya oturacağız. Ah, az kalsın unutuyordum. Bir gün önceden açılan baklavanın şerbetini dökme görevi de benim. Sonrası? Sonrası; gelenler, gidenler, harçlıkla dolan cepler, sokakta oynamaktan susayınca ha bire komşu Ayşe Teyzenin zilini çalmalar, çatapat sesleri, oğlan çocuklarının arkamızdan atıverdiği ve hala ödümü patlatan o kız kovalayanlar, tatlı ve şeker yemekten şişen göbeklere rağmen pamuk helvacının yolunu gözlemeler…
Şeker bayramı her birimizin diğerinin varoluşunu onurlandırdığı, bize sunulan hayata şükredip şenlikle kutladığımız inceliklerle dolu şeker gibi bir bayram. Ama biliyor musunuz, benim için en çok da uzaktaki sevgiliden gelen tebrik kartıdır şeker bayramı;
“Güzel Kızım,
Şeker bayramın kutlu olsun. Seni çok seviyorum.
Gözlerinden öperim.
Baban”
Bütün Allianoi ailesi olarak şeker bayramınızı kutlar, büyüklerimizin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperiz.
Arzu Baydar